Çeviri

7 Ekim 2014 Salı

BİR FİKRİN UYANIŞI

7 Ekim 2014


Bir fikrin doğum sancısı


Uyanış, bir fikrin psikolojik doğumudur ...
Değerli fikrinizin üzerindeki perde kalkar , ruhu karanlıktan gün ışığına çıkar: en savunmanız olduğu andır, hemen sarıp sarmalamanız gerekir.



Uyanmış fikirler kendini gerçekleştirmeye hazırdır. Uyanmamış bir fikrin üzerine ne koyarsanız koyun temel sağlam olmadığı için ve korkularla beslendiği için çöker. Uyanmış bir fikrin temeli kaya gibi sağlamdır. Bu sözün ucu tabi ki şuraya gidiyor. Uyanmış fikirler uyanmış insanlardan çıkar, bu yüzden girişimci olmak herkese nasip olmaz. Burada kastettiğim girişimcilik multidisipliner yapıda tam teşekkülü bir girişimci olmak, yaşam boyu bu ruhla yaşamak.


Uyanmış insan ne demek: gözünün üzerindeki perdeyi zamanın, farkındalıkların, yaşanmışlıkların, bilginin, her çeşit duygunun kaldırdığı , kabuğunu kırmış insan. Fiziksel olarak dünyaya geldiğimizde psikolojik doğumumuz henüz gerçekleşmemiştir. Evet minik tatlı bir canlı olarak dünyaya gelmişizdir, yemek yeriz, uyuruz, ağlarız, yürürüz, konuşuruz ama psikolojik doğum bunlarla eş zamanlı veya sonra gerçekleşen bir dönüşümdür. Psikolojik doğumda anahtar kelime duygusal zekadır, duygusal zekanız oluşmaya başladığı andan itibaren psikolojik doğumunuz gerçekleşir. Bir bebek için bu ilk ortak yaşam nesnesinin keşfedir, yani annesini. İlk başta çocuk anne ile kendini bir zanneder, tüm anlamları iyi ve kötü, güzel ve çirkin, acı ve mutluluk, güven ve korku ona yükler, onun varlığında kendine yükler. Bu dönemde özellikle 0-3 yaş çocuk gelişiminde ve psikolojik doğumunda çok önemlidir.
Ben bunu bir kitapta okudum ve çok etkilendim. Margaret s. Mahler - Fred Pine- Anni Bergman / İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu. 0-3 yaş bir çocuğun kendi karanlık, sürüngen beyne terkedilmiş zihninden aydınlığa, varoluşa, bir beden bir kimlik kazanmaya doğru yaşağı mücadeleyi içerir. Çocuğun en büyük yardımcısı annedir. Bir ortak yaşam nesnesini farkedebilmek, onun bizim dışımızda bir canlı olduğunu idrak edebilmek, onu kabullenebilmek artık kişi olgusunu, farklı kişilikler ve farklı ihtiyaçlar olgusunu karşımıza getirir ve bu aşamada başka insanların ihtiyaçlarından bahsedebiliriz.

                                   Sevda ÇUBUK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder